Ana Sayfa
GÖKDERE KÖYÜ TARİHÇESİ
Resmi bir kaydı olmamakla birlikte, GÖKDERE (Ardurêk) çok eski tarihi bir köydür. Aynı zamanda bu havzada (halk arasında govdere havzası olarak algılanan bölgede) söz sahibi, çevre köylere sürekli yol gösterici olmuş. Diğer bir tabirle bu coğrafyada gelişen bir hadise veya olumsuzluk Gökdere aşireti devreye girdiği vakit orada sulh olurdu. Tarihsel yapısı ve yerleşim anlamında bu köy m.ö. ki yıllara dayandığı söylenilir.
Birçok medeniyetlerin istilasına uğradığı gibi, bununla beraber birçok değişik medeniyetlere de yerleşim anlamında ev sahipliği yapmıştır. Köy yakınlarında ve çevresinde zamam zaman değişik nedenlerle yapılan kazılarda birçok yerde eski yapılara medeniyetlere ait eşya ve yapı kalıntılarına rastlanılmıştır. KıldızDağı ve Kara-Bulli dağları buna örnektir.
Bu iki tepe yerleşim alanından ziyade, Korunma ve düşman istilasına veya her hangi bir tehlike veya saldırı karşısında çabuk haber alma, işbirliği yaptıkları diğer beyliklere veya hükümdarlara haber verme gibi işaret ve haber(iletişim) kurma amaçlı yerlerdir. Hepimiz biliyoruz ki Eskiden telekomünikasyonun gelişemediği dönemlerde askeriye veya akın birlikleri ateş yakarak işaretleşirlerdi.
Örneğin: Kıl-dız tepesi doğu-batı istikametinde olup her iki taraftan alınan bir işareti yansıtacak bir konumdadır. Doğudan gelen bir işareti mesela Bingöl-Genç tepesinden gördüğü bir işareti(Ateş Yakma) hemen Kara-bulli tepesine, buradan Palu kalesine, Buradan Haşim bey tepesine, oradan Elazığ Harput kalesine bu sinyal verilebiliniyor.
Köy çok eski bir yerleşim yeridir. Sonradan kurulan bir köy değil. Anlatılan ve güçlü olan kanı Şu: Mevcut gökdere köyüne Koç Mehmet, Hüseyin ve Kasımolmak üzere bu üç kardeşin gelip yerleşmesiyle ve burada daha önceden yaşayan mevcut halkın üzerinde kurulan tahakküm sonrası yerleşik hayata geçilmiş ve bugünkü nesle kadar devam ede gelmiş. Bu üç kardeşte AslenADIYAMANIN GERGER bölgesinden geldikleri anlatılır. Hatta anlatılır ki bunların bir kolu Urfa daki bucak aşiretine dayandığı söylenir.
Zamanla bu üç kardeş Palu bölgesine gelerek Palu Beglerinden olanKaracimşit aşireti’ yle karşılaşırlar ve bir süre sonra buradaki beylik bunlaraGökdere taraflarına gidip yerleşmelerini önerilir ve bunun üzerine bu bölgeye gidilir.
Belirli bir süre sonra bu üç kardeşten KOÇ MEHMET GÖKDERE merkezde yerleşmiş ve Bingöl’e taraf olan güzergâhtaki bütün bölgeyi kendi tahakkümü altında tutmuş.
Hüseyin Bey ise Bugünkü Dersim tarafına gidim orda yerleşmiş ve ta Erzurum’a dayanan bölgelere kadar zamanla yerleşmiş ve yayılmışlardır. Hatta şimdi, hala halk arasında bu dersim tarafında yaşayan halka “deza maye “ (Amca çocukları) diye hitap ederler.
Kasım Bey ise bugünkü “kasmunic” olarak Adlandırılan ve birçok köye sahip olan ve geniş bir eşirdir. Bunlarda gökdere deki lerle aslında amca çocuklarıdırlar. Eski adıyla Kasmun Köyü ismini buradan alır.
Anlatılan ve genel kanı olarak; Gökdere de 3(üç)Ayak üzerinden anlatımda yerini bulmuştur. Bunlar: 1. Ayak; Dakun,2. ayak; Baroğun ve 3. Ayak iseKuerğun olmak üzere bu üçayaktan teşekkül olduğu söylenir.
Gökdere merkez köy olarak, bugün mevcut olan bölgeden daha fazla bir alana ve köy sayısının daha çok olduğu bir havzaya sahipti ve Buralarda sözü geçerliydi. Gelişen bir hadise olduğu vakit arabulucu olduğunda o dava orada biterdi. Cumhuriyet döneminde nahiye müdürlüğü döneminde ise buraların vergileri gökdere nahiye müdürlüğünce toplanılırdı.
Bu köyler; bugün Bingöl iline bağlı olup ve eski ismiyle, SEFARE, KOZİYAREK, KIRU, MIRiE, MİYALUN, MUŞİYEK, GOÇİNEK, TEYAREK.
Yine şu anda Elazığ Kovancılar - ilçesine bağlı olan eski isimleriyle; AŞAĞI YUKARI MİRAHMED, OĞÇİYAN, HOR, KILIĞ, GOLA, SEFARE, NASRUN. KASMUN gibi birçok köy yine Gökdere coğrafyasında yer alırdı göç alıp verilmiş ve bunların vergileri gökdere nahiye müdürlüğünce toplatılırdı. Mevcut köylerle birlikte tam 40 tane köy Gökdereye bağlıydı ve bunlarda kendini Gökdereli olarak görürlerdi. Cumhuriyet döneminde bütün bu köylerden vergiyi devlet adına Gökdere deki tahsildar toplardı.
Köy; civar köylerden aldığı göçler (kan davaları nedeniyle oluşan göçler) vb yerleşim sonucu oluşmuş ve yapısını bu şekilde daimileştirmiş. Aynı zamanda birçok kabilelerin yerleşimi sonucu bütünleşen bir köydür. Sade ve çekirdek bir köy değil. Bu köy halkı ve kabileleri hakında çok değişik rivayetler ve anlatımlar vardır.
En tutarlı ve kabul gören kanı ise köyün asıl yerlisi ise ilk olarak bu tarih ne zamandır kesin bilinmez ancak söylenen şu ki; iki kardeş olan İsmail ile Yusuf oldukları söylenir. Halk arasında bunlara vısfun ile ismalun, derler. Ancak zamanla bu soylar değişik sebeplerle,(kız alıp-verme, kan davaları, ekonomik vs) nedenlerle erimişler ve değişik köylerden göç almışlardır. Bunlara da halk arasında Barğu olarak anılırlar. Şu anda bu kabile ise köyün çoğunluğu temsil eder. Ancak zamanla kaynaşmalar sonrası (kız alıp –vermeler kirvelik vs önemli etkenler nedeniyle) köyde bir bütünlük sağlanmıştır.
Gökdere havzasında şuanda yer alan köyler.
Gökdere merkezin; Doğusunda, Ziver (Akbulut). Kuzey Batısında, Haylan-ı cir ve Haylan-ı cor (Büyük-Küçük Çaltı). Zoğpa (Beydoğan), Hatek (Atik),Ğedmem (Gemtepe), Kuzeyinde; Parsiyan (Kırkbulak),Tüy, Kuzey Batısında ise Kileban (Köklüce), Güneyinde ise Murat nehri ve eteğinde Akdağ silsilesi ve Ekrek (Burgudere)köyü yer alır (Burgurdere, Gökdere havzasında yer almaz.). Gökdere merkez‘e bağlı üç tane de mezrası var. Harkulan (sivrikaya), Rezan (payam) ve Kılıçvare(burada kimse yaşamıyor) olmak üzere toplam 10 muhtarlıktan ibarettir.Cumhuriyet dönemi öncesi sancak mahiyetinde olan Gökdere cumhuriyet döneminde nahiye olarak unvan aldı. Köyü Nahiye müdürü ve muhtar idare ederdi. 1970’li yıllardan sonra ise sadece muhtarlık olarak idare edilmeye başlandı. O Tarihlere kadar köyde halk evi mevcuttu. Ancak şu anda yok.
ÖNEMLİ NOT: Kaleme alınmış olan bu köy tarihçesi her hangi bir yazılı veya bilimsen kaynaktan aktarım değildir. Tamamen halk arasında söylenen ve köyün ileri gelen kişilerince ve de yaşlıların anlatımına dayalı olarak kaleme alınmıştır. Bu konu da birikimi veya çalışması olan her Gökdereli veya bilirkişi bilgilerini bizimle paylaşa bilir.
(Derleyen ve Araştırma sonucu Kaleme alan: ŞAHABETTİN ARSLAN )
